Insanlarin temel ihtiyaçlarindan olan saç bakim ve onarim faaliyeti hijyen açisindan oldukça önemlidir. Bir meslek grubu olan kuaför isletmeleri insanlarin bu temel ihtiyacina hizmet vermektedir. Bu arastirmada, bir meslek grubu olan erkek kuaför isletmeleri özelinde yasanan sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri gelistirmek amaçlanmistir. Bu maksatla; amaçli örnekleme yöntemi kullanilarak Kahramanmaras ilinde 50 erkek kuaförü, 2 Meslek Odasi ve 2 Mesleki Egitim Merkezi yöneticisi olmak üzere toplam (n=54) kisi ile iki asamali mülakat yapilmistir. Arastirmada nitel arastirma desenlerinden olgu bilim (Fenomenoloji) arastirma deseni kullanilmis, veriler ise içerik analizi yöntemiyle analiz edilmistir. Analiz sonucunda erkek kuaförlerinin sorun alanlari belirlenmis ve bu sorun alanlarina yönelik çözüm önerileri gelistirilmistir. Elde edilen bulgular, mevcut literatür kapsaminda tartisilmistir.

Algi yönetimi, fayda saglamak amaciyla dis dünya ile olan veri akisinin kontrol edilmesi ve gelistirilmesi anlamina gelmektedir. Tarihi çok eskilere dayanmasina ragmen ilk kez ABD Savunma Bakanliginca kavramsal bir tanim getirilen algi yönetimi kavraminin, bilgi ve iletisim çaginda önemi gitgide artmaktadir. Kitle iletisim araçlari vasitasiyla çok fazla miktarda ve hizli bilgiye maruz kalan bireyler istenen yönde hareket ettirilmeye müsait hale gelmekte ve bireyin algilari yönlendirilmektedir. Sonuç olarak önemi artan algi yönetimi kavrami bireyler, örgütler ve devletlerin dikkatini çekmektedir. Bu çalismada, algi ve algilama kavramlari, algi çesitleri, algi süreci, algilama sürecini etkileyen faktörler, algi yönetiminin tarihsel süreci ve amacina deginilmistir. Sonra isletmelerde algi yönetimine yönelik uygulanan yöntem ve ilkeler incelenerek kurumsal algi, algi yöneticilerinin basari faktörleri üzerinde durulmustur. Daha sonra ise isletmelerde algi yönetiminin reaktif ve proaktif algi yönetimi baglaminda kullanim amaçlari ve önemi konulari irdelenmistir. Algi sonucu ortaya çikan gerçek, gerçegin kendisinden daha önemli hale geldigi düsüncesinden hareketle yapildiginda isletmelerde algi yönetimi konusunda daha basarili olunacagi kanaatine varilmistir

Bu çalismada 2010:09-2021:04 dönemleri arasinda Bitcoin getirileri üzerinde etkisi bulunan belirlenmis bazi finansal göstergelerin etkisi arastirilmistir. Çalisma için belirlenen finansal göstergeler; Borsa Istanbul 100 Endeksi (BIST100), Nikkei 225 Endeksi (N225) ve Japon Yeni olarak belirlenmistir. Çalismada aylik veriler kullanilarak uygulanan çoklu regresyon analizinde Bitcoin getirileri bagimli degisken; Japon yeni, BIST 100 ve N225 Endeksi bagimsiz degiskenler olarak ifade edilmistir. Çalismadan elde edilen bulgulara göre N225 Endeksi Bitcoin getirileri üzerinde %5 önem düzeyinde istatistiksel bakimdan önemli bulunmustur. Japon yeni ve BIST100 Endeksi’nin ise Bitcoin getirileri üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamistir

Günümüzde küresellesmenin etkisiyle sinirlar ortadan kalkmis, firmalar ulusal pazarlarinin ötesinde faaliyet göstermeye baslamislardir. Giderek artan yeni pazarlara uyum ihtiyaci, kültürler arasindaki farkliliklarin anlasilmasini gerekli kilmistir. Uluslararasi pazarlarda rekabet avantaji elde etmeye çalisan her firmanin bu farkliliklari analiz etmesi ve pazarlama stratejilerini bu çerçevede belirlemesi gerekmektedir. Kültürel farkliliklarin uluslararasi pazarlamadaki etkisini gözlemlemek amaciyla yapilan bu çalismada, kültürün dünyanin farkli yerlerindeki tüketicilerin ürünlere karsi olan algisini ve firmalarin pazarlama stratejilerini nasil etkiledigi örnek olay yöntemi ile incelenmistir. Kültürü olusturan (1) dil, (2) din ve inançlar, (3) gelenek, görenek ve degerler, (4) beslenme ve yeme aliskanliklari, (5) semboller ve renkler, (6) yasal düzenlemeler ve (7) tüketim aliskanliklari detayli olarak ele alinmis ve her bir faktöre iliskin örnek olaylar analiz edilmistir. Sonuç olarak, kültürel faktörleri göz ardi eden firmalarin farkli pazarlarda geri dönüsü olmayan basarisizliklarla karsilastigi ve kültürel unsurlarin, tüketici davranislarini önemli derecede etkiledigi için uluslararasi pazarlamada önem arz ettigi görülmüstür.

6325 sayili Hukuk Uyusmazliklarinda Arabuluculuk Kanunu 22 Haziran 2013 tarihinde yürürlüge girmistir. Bu kanun ile uyusmazliklarin çözümü için mevzuatimiza alternatif bir yöntem olan arabuluculuk yöntemi eklenmistir. Uyusmazliklarin dava yolu ile çözümü yerine taraflarin masa basinda anlasarak uyusmazliga son vermelerini saglayacak olan arabuluculuk, etkin ve verimli bir sekilde uygulanmasi halinde, mahkemelerin is yükünün azalmasina katki saglayacaktir. Arabuluculuk yönteminde amaç; taraflarin yargi hakkini elinden almadan, devletin yargi yetkisine zarar vermeden, uyusmazliklarin basit bir sekilde çözülmesidir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda, taraflar ve arabulucu tarafindan imzalanan arabuluculuk anlasma belgesi düzenlenmektedir. Mevzuatimizda yazilip imzalamak veya imza yerine geçen bir isaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan kâgitlarin içeriklerine göre nasil vergilendirilecegi Damga Vergisi Kanunu ile düzenlenmistir. 6325 sayili Hukuk Uyusmazliklarinda Arabuluculuk Kanunu ile birlikte, arabuluculuk faaliyeti sonucunda düzenlenecek olan arabuluculuk anlasma belgesinin nasil vergilendirilecegine yönelik Damga Vergisi Kanunu hükmü hilafina taraflarin lehine olan bir düzenleme yürürlüge girmistir. Çalisma ile arabuluculuk anlasma belgesinin imzalanmasi sonucu dogacak olan Damga Vergisinin 6325 sayili Hukuk Uyusmazliklarinda Arabuluculuk Kanununda düzenlenen hüküm geregi mi yoksa Damga Vergisi Kanununda düzenlenen hüküm geregi mi dikkate alinacaginin tespiti amaçlanmistir